13 Eylül 2014 Cumartesi

Çok Kerametini Gördük

Eflatun Kilisesi'nde biri vardı. Üzerine rahip giysisi giyer , kiliseye gelenlere  İslamiyet'in üstünlüğünü  anlatır , konuştuğu kişilerin Müslüman olmasına aracı olmaya çalışırdı. Bu arada, Mevlana'nın  müritlerine de çok saygılı davranırdı.
Bir gün kendisine :
'' Senin , Mevlana'nın yakınlarına bu kadar  saygılı olmanın , ilgi  göstermenin  nedeni nedir?'' diye sordular.
 O da yanıt olarak :
'' Biz Mevlana'nın pek çok kerametini gördük . İsterseniz size içlerinden birini anlatayım. Bir gün biz kırk papaz , hepimiz Mevlana'ya bir soru sormak için giderken , kendisiyle bir fırının  önünde karşılaştık. İçimizden biri :
''Kuran'da, Meryem suresinin yetmiş birinci ayetinin yorumunda 'İçinizden hiçbiri ayrı tutulmamak üzere kesinkes cehenneme varacaktır. Bu Rabb'inin  katında kesinleşmiş bir karardır,' deniyor. Bu ayete göre, Müslüman olsun kafir olsun , herkesin cehennemden geçeceği  bildiriliyor. Mademki herkes cehenneme girecek, o zaman İslamiyet'in üstünlüğü  nereden belli olacak?' dedi.
Mevalana:
 ' Evet. Ayette bildirildiği gibi , herkes cehenneme uğrayacaktır. İnananlar cehenneme  uğradığında , cehennemin  ateşi onu etkilemiyecek. Hatta cehennem , 'Ey inanan çabuk geç ! Işığın ateşimi söndürüyor,' diyecek. Aynı ateş , Allah'ın emriyle kafiri yakacak. Ateş aynı ateştir. İsterseniz deneyelim ve şimdi size bunu göstereyim.'dedi.
Bizden , üzerimize giydiğimiz gömlekleri çıkarmamızı istedi. Çıkarıp kendisine verdik. O da hırkasını çıkarıp  bizimkilerin içine sardı. Öylece fırının içine attı. Biraz sonra fırının kapağını açıp elini alevin içine soktu. Biz şaşkınlıkla olayı izlıyorduk.Sonra içeriden hırkayı alıp önümüze koydu. Hırkada  en ufak bir yanık izi yoktu. İçini açtığında , gömleklerimizin  hepsının yanıp  kül oldugunu gözlerimizle gördük. Sonra Mevlana bize dönerek:
' Ey rahipler !İşte gördüğünüz gibi , biz ateşe böyle uğrarız. Siz de böyle uğrarsınız.' deyince hepimiz kelime-i şahadet getirerek Müslüman olduk. Her birimiz de bundan sonra İslamiyet'in yayılması için çalışacağımıza, Hıristiyanlar'ın doğru yola gelmesi için uğraşacağımıza söz verdik. İşte benim Mevlana'nın müritlerine saygı ve ilgi göstermemin nedeni budur.

5 Eylül 2014 Cuma

1. Hadis-i Şerif

 Cennetin bedeli '' La ilahe illallah'tır.
* Cennetin bir bedeli var mı diye soruldugunda  Hz. Peygamber Efendımız  bu hadisi söylemiştir.
Allah tan başka ilah yoktur bu bir kelime-i tevhiddir.
Kelime-i tevhid cenab-ı hakka itaat ve teslimiyet  sözüdür.
Kalbinde zerre kadar iman olanın mutlaka cennete gireceğini haber vermiştir fakat bu çeşit müjdeli  hadiseler ibadeti  tövbeyi terk etmeyi  gerektirmez.
Çünkü önemli olan son nefesı ıman ile  teslim etmektir ve bununda salih amellerle bezenmiş  bir ömür sürmekle mümkün olabildiği bildirilmiştir.

22 Ağustos 2014 Cuma

İslam Dininde Tesettür Nasıl Olmalı ?

. Kadının kıyafeti; genel olarak (el ve yüz dışında) bütün vücudu örtmesi gerekir. Giyilen örtü; saçları da içine alacak şekilde bütün vücudu kapamalıdır. Vücudu, el ve yüz dışında hangi elbise kapatıyorsa, ismi ne olursa olsun kadın onu giyebilir.
. Elbise vücut hatlarını belli etmeyecek şekilde bol olmalıdır. Kadının dar elbise giymesi dinimizce yasaklanmıştır. Vücut hatlarını belli eden dar elbiseler giyen kadınların "giyinik çıplak" ve "cehennemlik" olduğunu peygamberimiz hadisinde haber vermektedir.

Günümüzde caddelerde, dar bir buluzla göğüslerini ve belini, dar (streç) pantolon ile kalça ve bacaklarını dışa vuran kadınlar "giyinik çıplak"lar hükmündedir.
 
İslâmî elbisenin bir özelliği de şeffaf ve ince olmamasıdır. İslâm, kadın teninin rengini gösteren kıyafetleri yasaklar. 
 
. Müslümanın elbisesi her an temiz olmalıdır. Kıyafetin temiz olması, aynı zamanda ibadet etmenin de şartlarındandır.
Bir insanın elbisesi sade ve güzel olmalı ve süslü, dikkat çekici özellikler taşımamalıdır. (yabancı erkeklere karşı) islâmi örtünmenin bu özelliğini nur suresinin 31. Ayetindeki "süslerini göstermesinler" ifadesinden öğreniyoruz.
 
Giysi başlı-başına ziynet olmamalıdır. Kadının dışarı çıktığında giydiği elbiseye erkeklerin bakışlarının takılmaması için dış elbise ziynet (süs/süslü) olmamalı yani sade olmalıdır.
 
Bunun delili şu ayet-i kerimedir: "evleriniz de oturun, ilk cahiliye devri kadınlarının açılıp saçıldığı gibi açılıp saçılarak yürümeyin." (ahzab sûresi, 33)
 
Peygamberimiz bir hadîs-i şerifinde: "giyimde sadelik, imandandır." (ebu davud, tereccül, 2) buyurur.
 
Bir toplumda bazı kadınların aşırı derecede süslü, dikkat çekici ve pahalı elbise giymesi, toplumdaki dengeyi bozar ve toplumda gösterişi hakim kılar. İslâma göre, insanların üstünlüğü elbiseyle değil ancak takva ile belirlenir.
 

Kur'an'a göre, elbise vücudu sadece örtmekle kalmaz, insanı aynı zamanda takvaya götüren bir araçtır. İslâm, takvayı (iç ve dış bütünlüğü) zedeleyen lüks ve dikkat çekici elbiselerin de giyilmesini hoş görmez.
 
. Müslüman kadının elbisesinin boyu da itidalli olmalıdır. Dinimize göre kadının elbisesi ne kısa, ne de yerde sürünecek kadar uzun olmalı, topukları kapatacak hizada bulunmalıdır. Elbise, avret yerleri örtecek uzunlukta olmalıdır.
 
. Müslüman kadın, islâmi bilinçten kaynaklanmayan moda ve modern asrın zevklerine göre değil, kendi inançlarına uygun elbiseleri seçmesi inancının bir gereğidir. Kadının tesettüre uymasında ki amaç; Allah'ın rızasını sağlamaktır. İslâmda giyimin durumu da "ameller ancak niyetlere göredir. Herkes yaptığı niyete göre karşılık görür.." hadîsin de belirtilen ölçü dahilindedir.
 
Yani bu dünyaya denenmek için gelen kişiler, giyimiyle kimi taklit ediyorsa onunla beraber haşrolunacak, onların safında yeralacaktır.
 
Hz. Âişe'nin rivayetine göre, kız kardeşi Hz. Esma bir gün Peygamberimizin huzuruna gitti. Üzerinde altını gösterecek şekilde ince bir elbise bulunuyordu. Resulullah (a.s.m.) onu görünce yüzünü çevirdi ve şöyle buyurdu: "Ya Esma, bir kadın buluğ çağına erince—yüzünü ve ellerini göstererek—bunlardan başka bir tarafının görünmesi sahih olmaz." (Ebû Dâvud, Libas 31)

Sahih-i Müslim'de Ebû Hüreyre (r.a.} tarafından bir rivayette Peygamberimiz,giyindiği halde açık olan, yani ince ve şeffaf elbise ile dolaşan kadınların Cehennemlik olduklarını, Cennetin kokusunu bile alamayacaklarını bildirirler. (Müslim, Libas,125)
 
İnsan başlangıçta açıktır, medenileştikçe örtünmüştür. Son zamanlarda güzel görünme çabası, günümüz kadınını süslenme ve açınma çabası içine itmiştir. Bu yolda servet harcamış ve çılgınca davranışlar sergilemektedir. Zaafları olanlar, dikkat çekme ve kendilerine baktırma hevesi içinde. Bunu yaparken aslında kendine güvensizliği ve çirkinlik kompleksini ortaya koyuyor.
Aslında her insan güzeldir. Herkesin mutlaka güzel bir yönü vardır. Sun’i çabalar, ölçüsüz davranışlar kadını çirkinleştirmektedir.
!!! Tesettürü cazibe için kullanmayın. Tesettür kadını daha cazip hale getirmek için değil onu mahremi dışındakilere cazip olmaktan korumak içindir.
Ey Müslüman kızlar kadınlar ,
Eğer inadına rengarenk elbiselere bürünür, pantolon giyer ,parfüm makyaj sürmeye devam ederseniz , Peygamberimizin ''Onlar Cennetin kokusunu bile alamazlar..'' buyurduğu gibi , lanete uğrar ve ahirettede pişman olursunuz.
Son pişmanlık ise fayda vermez...
Allah gerçek manada tesettürü uygun giyinenlerden razı olsun.
'' Giyinmiş çıplaklarada'' ölüm gelmeden kısa zamanda nasib eylesin. Amin.

21 Ağustos 2014 Perşembe

Bunları Yapmadan Ölme

İhlas her kelimeyi sihirli bir kelimeye çevirebilecek türdendir.
İhlas yalnız  emredildiği için  yapmak demektir.
İhlas: Halis kökünden gelir.( İçine katkı maddesi katılmamış , saf )
İhlas içine Allah'ın rızasından başka hiçbir işe yaramayan  referansın katılmaması demektir.
İşimize yaramayan referansları araya sokmamak ihlastır.
Bütün taleblerde şirke girmemenin Allah'ın rızasını almanın adıdır İhlas.
İnsanlar helak oldu bitti Alimler müstesna , Alimlerde helak oldu ilmi ile amel edenler müstesna ,ilmi ile amel edenlerde helak oldu , ihlas sahipleri müstesna , ihlas sahiplerine gelince onlarda pek büyük bir tehlike ile karşı karşıyadır.
İhlas emir edildiği için yapmaktır.
Sadakatte emredildiği gibi yapmak demektir.
Aldığın nefes gırtlaktan geçerken ki hareket ameldir.
Diğer insanlar ancak kabir kapısına kadar sana yar olur!
Bu dünya da nice edipler vardır lal olur kabirde lal .
İhlasla bir dirhem amel ihlassız batmanlara tercih edilir.
İhlasla bir dirhem ihlassız batmanlara sert ihlasınla yalnız bir avuç kum getirebilsem.
Bizlerin ihlasımız varsa ve amelimiz yoksa ruhumuz var bedenimiz yok demektir.
Amelimiz var ihlasımız yoksa bedenimiz var ruhumuz yok demektir.

19 Ağustos 2014 Salı

Alnını Korkak Alıştırma Secde Et

Gelirken ben getirmediğim  giderken de ben gitmelerine mani olamadığım için onlara benim diyemiyorum.
Bindiğin araba , oturduğun ev , okuduğun okul çalıştığın yer elbet maf olacak yıkılacak.
Yıkılacak derken yani insan nasıl bir direğe tutulmalı yani bu evi nasıl direkler üstüne inşa etmeli ki bu enkazın altında kalmasın insan.
Namaz DİNİN DİREĞİDİR...
Biz bu enkazın altından ancak namazın direği ile sonsuz bir hayatla kurtulabiliriz.
Eğer hayatınızda namaz mevcut değilse mahvetmişsiniz yıkmışsınız viran çökük bir hayatın altında kalmak üzeresiniz.
Üstad diyor ki ; Bir zaman yaşça cismen rütbeten bana bir adam dedi ki
'' Namaz iyidir fakat her gün  her gün beşer defa kılmak çoktur bitmediğinden usanç veriyor.''
O zatın sözünden hayli zaman geçtikten sonra nefsimi dinledim işittim ki aynı sözleri söylüyor.
O vakit anladım o zat o sözün tembellik nedeniyle şeytandan ders alarak söylüyor.
Namazını kılmayan şeytandan ders almaktadır. Ey sersem nefsim acaba şu vazifeyi ubudiyet , acaba bu kulluk vazifen neticesiz midir ?
Ücreti az mıdır ki sana usanç veriyor.
Bizim kabrimizde gıdamız namaz olacak.
Namaz kabirde tecessüm edecektir.
Yani senin kıldığın namazlar kabrde cisimleşecek şekillenecek.
Eğer mahşere gidecekseniz yani annenin çocuğunu tanımayacağı o dehşetli günde burda bize ışık olacak ,sened olacak ve bize berat verecek olan sadece ve sadece namazlarımız olacak.
Sırat köprüsünde nur olacak bir namaz.
Günümüzü namaza göre tanzim etmiyoruz. Acaba ona el açan eli boş dönmüş mü ki ...
Onu bulan neyi kaybetmiş , onu kaybeden neyi bulmuş ki?
Bu meselede kaybetmekte sonsuz kaybetme davasının olduğu gözümüze yeteri kadar gözükmüyor mu acaba.
Değer mi meseleyi dünya ile tatmahamlığına ama işin neresindeyiz büyük buluşmada belli olacak.
Ağzımızda ettiğimiz büyük lafların hesabı çok büyük olacak.
Ben şu dünyadaki saadeti sana sattım diyeceksin öbür dünyada çok AĞIR olacak...
Ey dünyaperest nefsim acaba ibadetteki füturun ve namazdaki kusurun dünyevi meşgalelerin çokluğundan mıdır.
Meslekler ne kadar ağır olursa olsun yaptığınız yıllar boyu mesleğin bire rekat namaz kadar değeri hiçbir zaman olmayacaktır.
Kur'anda bize rızkı verenin rezzakımızın Allah olduğunu bildirmiş.
Acaba kur'an da bahsedilen rezzakaya inanıyor muyuz?
Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki bütün vaktini dünyaya sarf ediyorsun .
Yaratılma sebebimiz ; Allah'ı sevme, tanıma
peki sırf dünya için mi yaratıldık ki vaktimizi sırf ona harcıyoruz.
Bu dünya için değil sonsuz bir dünya için yaratılmışız.
Cenab-ı Hakkın vadettikleri şeyler 1.000.000.000.000 trilyon yanında hesaba girecek şeyler değildir.
Ey niyeti temiz kardeşim acaba niyetin Efendimizin niyetinden dahamı temiz O namaz kılarken sen namaz kılmıyorsun.
Efendimiz dahi diyor ki ; Ben bile amellerimle öbür dünyayı kazanamam ...
Akıbetinden endişe etmiyenin akıbetinden endişe edilir.

GUSL ABDESTİ

Namazın doğru olması için , abdestin ve guslün doğru olması lazımdır.
Abidin ,(Dürr-ül-muhtar) şerhinde buyuruyor ki ; ( Cünub olan her kadının ve erkeğin ve hayzdan ve nifasdan kurtulan kadınların , namaz vaktinin sonuna o namazı kılacak kadar zaman kalınca , gusl abdesti alması farzdır.

Resulullah ''sallallahü aleyhi ve sellem'' buyuruyor  ki ;( Gusl abdesti almaya kalkan bir kimseye, üzerindeki kıl adedince  [yani pekçok demektir] sevab verilir.O kadar günahı afv olur. Cennetteki derecesi yükselir. Guslü için ona verilecek sevab ,dünyada bulunan herşeyden daha hayrlı olur. Allahü teala, Meleklere, bu kuluma bakınız! Gece , üşenmeden kalkıp , benim emrimi düşünerek , cenabetden gusl ediyor. Şahid olunuz ki, bu kulumun günahlarını afv ve mağfiret eyledim buyurur).

Hanefi mezhebinde gusl abdestinin farzı 3'tür ;
1- Ağzın hepsini iyice yıkamak. Ağız dolusu su içmekle de olur ise de, yutmak mekruhdur diyen de olmuştur.
2- Burnu yıkamak.Burundakı kuru bir altını ve ağızdaki ,çiğnenmiş ekmek altını yıkamazsa gusl sahih olmaz.
3- Bedenin her yerini yıkamakdır.Bedenin ıslatılmasında harac olmıyan yerlerini yıkamak farzdır. Yıkanan yerleri oğalamak lazım değil ise de, müstehabdır.
Göbek içini ,bıyık,kaş ve sakal ve altlarındaki derileri ve başdaki saçları ve ferci yıkamak farzdır.Gözleri, kapalı küpe deliğini , sünnet derisi altını yıkamak farz değildir,müstehabdır.
Örülmemiş saçların her tarafını da yıkamak farzdır.
Dişlerin arasında ve diş çukurunda bulunan yemek artıklarının altına su geçmezse , altı yıkanmazsa gusl abdesti caiz olmaz. Yüzük sıkı ise, çıkarmak veya hareket etdirmek lazımdır. Küpe de böyledir.
Guslün sünnetleri, abdestin sünnetleri gibidir. Yalnız guslde, abdestdeki sıra ile yıkamak, sünnet değildir.
Besmele çekilir ve kelime-i şehadet söylenir. Havuzda, nehrde,denizde,yağmur altında ıslanan, ağzını ve burnunu da yıkarsa , abdest ve gusl almış olur.
Guslde, bir uzva dökülen suyu, başka uzvlara akıtmak caiz olup, orası da temizlenir. Çünki , guslde bütün beden, bir uzv sayılır.Abdest alırken bir uzva dökülen su ile, başka uzv ıslanırsa, yıkanmış sayılmaz..
Gusl tamam olunca, tekrar abdest almak mekruhdur.
İnsanı birşey yapmağa zorlıyan semavi sebebe ; yani insanın elinde olmıyarak hasıl olan sebebe (zaruret) denir. İslamiyyetin emr ve yasak etmesi ve tedavi edilemeyen şiddetli ağrıve bir uzvun yahud hayatın telef olmak tehlükesi ve başka birşey yapamamak mecburiyetti hep zaruretdir. Bir farzın yapılmasına mani veya haram işlemeğe  sebeb olanı önlemenin meşakkatli , güç olmasına ( Harac) denir.
Bazıları , dişlerin yıkanması için ayet ve hadis var mı diyor.
Şunu iyi bilmeli ki , ( Edille-işer'ıyye) dörtdür. Yalnız ikisini söylemek mezhebsizlik olur. Ayet-i kerimeden ve hadis-i şerifden ma'na çıkaracak alim , bugün yok gibidir. Bizler ayetlerin ve hadislerin ma'nalarını iyi anlamış ve fıkh kitablarında bildirilmiş olan büyük ailemlerden birini, kendimize ,imam, rehber edindik. Onun gösterdiği gibi ibadet ediyoruz. Bizim rehberimiz, imam-ı a'zam Ebu Hanifedir. Dört mezhebden birini taklid eden kimse , Kur'an-ı kerime ve hadis-i şeriflere uymuş olur.
Onbir dürlü gusl abdesti vardır  : Beşi farzdır. bunlardan ikisi ,kadının hayz ve nifasdan  kurtulunca gusl abdesti almasıdır.

İnançsız insanlar neden din düşmanı olurlar?

Eğer Cenab-ı Hak dese ki : Bu dünya  hayatı bitince sizi öbür dünya da sonsuz bir hayatı almıcam diyor.
Üstad da diyor ki : Eğer Allah bize bu sonsuz nuru vermese ona karşı muhabbetimiz bir düşmanlığa dönüşecekti.
Allah 'a inanmıyanlarda öbür dünyanın devamını kalben yani bir iman olarak tasdikleyemediklerinden dolayı bu dünya son mu diye tartışıyorlar.
Sonlu diye vehm edince bir düşmanlık besliyordu.
İnsan bilmediği şeye  düşman olduğu gibi eli yetişemediği şeye  tutamadığı şeylerin yani düşmancasına kusurlarını arar adeta düşmanlık etmek ister.
Vicdan yalan söylemez.
İman lezzeti bu dünyada erişilmeyecek bir lezzettedir...

Allah için sevmek ne demek ?

Biz bir insanı samimi Allah için sevmezsek makamı için şöyle böyledir diye seversek eğer bizim gibi insanlar etrafımızda dolar dolar durur.
Sonra ne olur biliyor musun kardeşim ...
Menfaati için bizi seven birçok insan bizi hakiki sevmeyen iki cihan  için sevmeyen birçok insan sahtekar '' araban var mı ? , paran var mı ? , gençliğin var mı ? , gece bir yere gittiğimde bana birşeyler ısmarlayabilcek misin ?'' ister misin  böyle insanlar.
Sizi öven insanlar aramayın '' Kardeşim senin gibi sultan olur mu kaşına gözüne tek parça acem mülkü feda'' böyle insanlar bizim kurtuluşumuza vesile olacak insanlar  değildir.
Çevrenize samimiyetsiz insanlar dolarsa eğer sizin tersinizi bile doğru nazarı ile bakar.
Senin yalnışlarına doğru diyen ister misin ? etrafında
Bu sefer nasıl öğreneceğiz doğrularımızı..
Samimi sevmiyor etrafına karanlık ruhlu zift ruhlu bu kadar insan dolduktan sonra hatırla etrafına karanlık ruhlu insanlar dolmuş insanların akıbetini hatırla ve birgün karanlık bir yere gideceksin bakacaksın ki çevresi kalabalık birkaç insan belki Napolyon, belki Firavun , belki Sezar , belki Karun ne oldu diyeceksin.
Hiçbirinin teveccühü beni kurtarmadı meğer Allah için sevmiyorlarmış malım için mülküm için makamım için seviyorlarmış.
İnsanların teveccühü dünyada lezzetli görünsede kabirde pek ehemmiyetlidir.
Kabire iş dayanınca ne faça mahmut dayın ne de güvendiğin annen baban  ne mesleğin ne sevdiğin hanımın hepsi orada sönüyor.

Dava Adamına Mektup


Aziz ve muhterem Kardeşim
İslamın her derdine razı olduğunu söylüyorsun bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun.
O halde dinle.
Vazifen dikenler arasında güller toplayacaksın ayağın çıplaktır batacak , elin çıplaktır kanayacak  buna sevineceksin.
Firavun kucağında büyüyen çocuk musaları safhına alacaksın, aldığın için  konuştuğun için zindana atacaklar.
Sevineceksin çöllere sürünsen kanınla ağaç yetiştereceksin.
Yeşilliği sevmeyen ne olacak ?
Yakıcaklar sen buna sabırla  seyredeceksin.
Karanlık zindanlar sokaklarsa , ışık paslı vicdanları görürsen ümit imansız kalplere rastlarsan nur vereceksin.
Sen verdiğin için suç , sen getirdiğin için ceza , sen konuştuğun için mahkum olacaksın ve buna şükredeceksin .
Anadan Yardan ayrılacaksın , candan gönülden  Kur'an'a sarılacaksın damla iken deniz  nefes iken  tayfun olacaksın derdini yazmak için derini kağıt , nefes iken tayfun olacaksın kanını mürekkep edeceksin kimse ile görüştürmezlerse mejnun olup çöllere düşeceksin leyla arar gibi nur arayanları bulacaksın bulamazsan üzülmeyeceksin  makamlar servetler verilse hepsini unutacaksın  yalan çamur , iftira fırtınasına tutulursa hissiyatını terketeceksin.
Önüne demirlerden set koyarlarsa dişinle deleceksin .
Dağları toptan oymak gerekirse iğne için oyacaksın.
Unutma nerede olursan ol küfrün ve cehlin ta temelini çürüteceksin.
Birgün Kur'an etrafındaki surların yıkıldığını görürsen hemen kemiklerini taş etlerini  harç , kanını su edeceksin.
Etrafına ilimden ,irfandan,faziletten , ahlaktan kaleler dikeceksin.
Kalelerde fedai olacaksın.
Bu mektubu  okuyana mesneviyi okuyan Yunus Emre gibi uzun olmuş diyeceksin onu ete kemiğe büründüm Yunus gibi göründüm değişik mi ?
Sende ne lüzmu  vardı saymaya kısaca ''Kur'an talebesi olacaksın ''deseydi yeterdi diyeceksin.
Haklısın zira islam  yoluna giren bilir ki bu yol kıldan ince kılıçtan keskindir.
Her kişinin değil er kişinin yurdudur.
Seni bütün ruhu canınla kucaklar gözlerinden öper dualarına mukabele eder Allah'ın rızası dairesinde buluşmak üzere mektubuma son verirken dalalete düşen  din kardeşlerimin kısa bir zamanda sizin gibi hidayete ermelerini cenab-ı vacid-i vücuddan Hazreti Allah'tan niyaz ederim.